
Kuzey Kıbrıs’ta görülmeye değer o kadar çok şey var ki, bunu kısa bir tatile sığdırmak çok zor. Bu nedenle, size tam 5 güne sığacak şekilde bir öneri derledik. En özel yerleri nasıl gezeceğinizi ve ne kadar zaman ayırmanız gerektiğini detaylı bir şekilde bulabileceğiniz rehberimizle size yardımcı oluyoruz.
Hz. Ömer Türbesi
Kutsal Ziyaret
Bu türbe, sadece Hz. Ömer’in değil aynı zamanda 6 savaşçı ve Kutsal Adamın ebediyen yattığı yerdir. Türbenin tarihi 7. Yüzyıldaki Arap saldırılarına dayanmaktadır ve bu tarihten önce bu yer neredeyse bir yerel pagan tapınağıydı.
Osmanlı zamanında bu göz alıcı kıyıya küçük bir camii ve Mozole inşa edilmiştir ve naaşlar topraktan çıkarılıp tekrar defnedilmiştir.
Klasik Kıbrıs modasına göre, türbelerin çevresindeki manastırlarda büyüyen tekke ve dervişler, 1974 yılından önce hem Ortodoks hem Müslüman topluluklar tarafından çok hürmet görmekteydi.
Bu türbe, 1950li yıllarda yenilenmiştir ve günümüzde bu türbenin içerisinde büyüleyici kilimler ve halılar bulabilirsiniz.
Bellapais Manastırı
Güzel Bellapais köyü ve görkemli manastırı, Girne’nin güneyinde yükselen Beşparmak Dağları’nın eteğinde konumlanmıştır.
Bu köy, sessiz patikalarının ve beyaz badanalı evlerinin arasında yaşayan şanslı sakinlerin hiç mi hiç hoşlanmadığı modern zamanların tüm koşuşturmacasından bir an olsun kaçabilme olanağıyla huzurun ta kendisi olarak nitelendirilebilir. Tam manasıyla, Bellapais ismi “güzel yer” anlamına gelen Fransızca “belle paix” ifadesinden gelmektedir.
Manastıra özgü Gotik mimarisinin önde gelen bir örneği olan Bellapais Manastırı, yüksekte dağ tarafına yüzünü dönmüş halde oturmaktadır. İhtişamı oldukça uzaktan görülebilirken, meydanından güzel Kuzey Kıbrıs manzarasına, Girne ve Akdeniz’e doğru bakıldığında görüntü tam tabiriyle nefes kesicidir.
Girne Kalesi
Görkemli surlar konuşabilseydi!
Kaleyle ilgili bilinen ilk tarihi olay, 1911 yılında Kral Richard’ın 3. Haçlı Seferleri’ne giderken, birden ortaya çıkıp kendi imparatorluğunu ilan eden vali Isaac Comnenus’u yenerek kaleyi ele geçirmesidir.
Bizans dönemine ait duvarlarla bağlantılı dört kule yapısı daha sonra tekrar güçlendirilmiştir ve Lüzinyanlılar tarafından genişletilmiştir ancak kale 1489 yılında Venediklilerin eline geçmesinin ardından genel hatlarıyla bugünkü biçimine kavuşmuştur.
Venedikliler, hızla topraklarını genişleten Osmanlı İmparatorluğu’nun Kıbrıs’ı işgal etmesinden endişe etmekteydi. Osmanlıların ana karası birkaç kilometre ötedeyken ve ülkenin kuvvetleri her geçen yıl gücüne güç katarken, Venedikliler Kıbrıs sınırlarını güçlendirmeye başladılar.
Girne Kalesi, şehrin ünlü limanının girişinde bulunmaktadır ve iskeleye haşmetli bir koruyucu gibi konumlanmıştır. Gezmeye değer bu kale, oldukça iyi korunarak günümüze kadar gelmiştir ve halk ziyaretine açıktır.
Büyük dikdörtgen yapısıyla kalenin içerisinde bir sarnıç, zindan, kilise ve iki küçük müze bulunmaktadır ve limanı gören kale duvarları boyunca yürümenin keyfine varılmalıdır.
Girne Kalesi, Girne’nin tarihine büyüleyici bir bakış sağlamanın yanı sıra, denizcilik tarihinin en önemli ve iyi korunan parçalarının sergilendiği Batık Gemi Müzesine de ev sahipliği yapmaktadır.
Kaleden çıktıktan sonra tarihi Girne Limanında öğle yemeğinizi yerken zamanda yolculuk yapacaksınız.
Karmi Köyü
Köyün atmosferi sizi büyüleyecek...
Karaman olarak da bilinen bu köy, yerleşik bulunan Kıbrıs Rumları tarafından 1974 yılında gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında terkedilmiştir ve köyde bulunan evler sahipsiz kalınca neredeyse hayalet bir şehre benzemiştir.
1979 yılında Bakanlar Kurulu, bu küçük ama büyüleyici manzaralı köyü tekrar canlandırmak ve yerleşim turizmini geliştirmek için bir yenileme projesi hayata geçirmeye karar vermiştir.
Köyün atmosferini bozmamak için ahşap çatı kirişleri, tavan için kullanılan hasırlar, çatı yerleştirmelerine yönelik kısıtlamalar gibi tüm geleneksel dokular modern konaklama yerlerinde canlı tutularak ihtiyaçlar karşılanırken köyün kendine özgü özelliklerinin olduğu gibi korunmasına büyük hassasiyet gösterilmiştir ve her bir evin girişinde kendine ait ismi bile yazmaktadır.
Salamis Antik Kenti
Kumların altından çıkmış dev antik kent
Salamis’in, Tunç Çağı’nın sonlarında MÖ 1100’lere kadar Kıbrıs’ın başkenti olduğuna inanılmaktaydı.
Gazimağusa’nın kuzeyindeki adanın doğu tarafında bulunan bu büyük şehre, tarihi boyunca sırasıyla Asurlular, Mısırlılar, Persler ve Romalılar da dahil olmak üzere birçok baskın grup tarafından yönetilmiş ve ayakta kalmayı başarmıştır. Ancak sonunda doğaya yenik düşmüştür.